UFO'LAR NE OLABİLİRLER?

Artık daha net yaklaşımların yapıldığı dönemdeyiz.. 2012 yılına doğru bizi önemli sürprizler bekliyor.. UFO´lar torunlarımızın torunları olabilirler mi? Roswell Kazası filmini yakın bir dostumla tartışıyorduk. Bana, bunların gerçekten doğru olup olmadığını sordu. Entellektüel düzeyi yüksek olan dostumun dahi endişeleri vardı ve pek de inanmak istemiyordu. Elbette ki, haksız sayılmazdı fakat olayın perde arkası görebilecek kadar bilgiye ulaşması da mümkün değildi. Öyleyse, ortaya belli bir konuyu yeterince araştırma ve bilgilenme gereği çıkıyordu. Aslında, Türk toplumunun yeterince her konuda bilgilenmesine hala belli kafaların karar verdiği gerçeğini kabullenmemiz de artık şart. Kim neyi seyretmeli, neyi seyretmemeli, şu dergi veya bu gazete böyle olmalı veya olmamalı, program böyle yapılır, yazı şöyle yazılır türünden ahkamların artık çağdışı kaldığı ve daha da önemlisi yarar yerine zarar getirdiği yeni bir çağın içine girdik ve gidiyoruz. Dünya insanı artık kuralların, alışkanlıkların her an değiştiği ve hatta kabul etmek güç ama deneyimin yerine yenilenme ve yaratma yeteneğinin geçerli olduğu bir çağı yaşıyor. Ve artık, kitlelerin yerine konuşmak geçerli değil, birileri bizim ülkemizde bu böyle değil diyebilirler ama hiç önemli değil çünkü sonuçları ortada. Sistem gittikçe yıpranıyor ve hatta daha da ciddisi yıpratıyor.

 

İşte UFO olaylarını ve UFO bilgilenmesini hakkını da böyle kabul etmek gerek. Yurdumuzda salt eğlencelik magazin boyutunda kalan UFO haberciliğinin kamuoyu ilgisini toplaması beklenemez. Bir de, sayısız sorunlarımız varken acaba, UFO´larla ilgilenmenin sırası mı? Bu da bir kültür sorunu tabii ki, bilim-kurgu yazınının varolmadığı bir toplumda yaşıyoruz fakat buna karşın bilim-kurgu filmlerinin de neredeyse kapalı gişe oynadıkları bir ülke de yaşıyoruz.

UFO´lar hakkında kuşkular ve nedenler

Kısacası, UFO´ların ardında yatan sırra ulaşmak şöyle dursun, elle tutulur düşündürücü olaylarla ilgili haberlere pek ulaşamıyoruz. Bir de uygulanan gizlilik planlarını da gerçek olarak varsayarsak, sonuç ortadadır. UFO´larla ilgili kamuoyunun bildiklerinin dışında, UFOLOG´ların yani UFO araştırmacılarının beklentileri hala sürmektedir. Roswell Olayı dışında, tartışmasız biçimde filme alınmış bir uzaylı veya dünyadışı canlının görüntüleri hala elde edilememiştir. Billy Meier´in İsviçre´de çektiği Pleidas UFO´larının filmleri ikna edicidir ama her nedense Meier´ın dünyadışı bir kadın olarak görüştüğü ve anlattığı Samjase´nin flu bir fotoğraf dışında filmi yoktur. Ve tabii, diğer tanıklıkların da.. Günümüzdeki üstün görüntü tekniği ile artık bir UFO´nun en iyi düzeyde filme alınması çok kolaydır. Yeter ki uygun objelerle karşılaşalım. Ama bunun için UFO´ların tümünün dünyadışı canlıların araçları olduğuna gerçekten emin olmamız gerekiyor. Genelde UFOLOJİ, doğal açıklamalarla çözüm getirilen olayların hemen hemen tamamiyle ilgilenmemektedir. Dünyada bilinen tanım ve yöntemlerle açıklanamayan olaylar UFOLOJİ´yi ilgilendiriyor. 1980´lerden bu yana ayyuka çıkan, hükümetlerin bilgi sakladıkları kuşkusunun temelinde yapılan açıklamaların anlamsız ve yavan olduğu gerçeği vardır yani yetkililer yeterince ikna edici değildir. Son otuz yıldan beri, İngiliz Hava Kuvvetleri´ne bağlı savaş uçaklarına gördükleri gümüş rengi diskleri izlemeleri ve yere inmeye zorlamaları özellikle emredilmiştir. Yani ortada izlenecek birşey vardır. Medya ve fanatik tarikatvari inançlılar için İnsanlığa yardıma gelen veya çeşitli uygarlıklardan canlı örneği toplayan uzaylılar düşüncesi cazip ve çekicidir. Fakat bu noktada ortada garip ya da saçma bir yaklaşım görülüyor; Nedense bu uzaylılar, olmadık sıradan veya bilim dışı insanlarla görüşmekte, yıldız haritaları göstermekte, kendi yaşadıkları yerleri ve kültürlerini anlatmaktalar ve de bize olan benzerlikleri neredeyse saçmalık düzeyindedir. Psiko-UFO´loglara göre, bu yaklaşım antropomorfizedir yani bizler kendi kültürümüzü onlara mal etmekteyiz.

 

UFO´lar hakkındaki açıklamalar

Mantık ve sağduyu ile bakıldığında elde olan bazı UFO olayları  büyük yara almaktalar. Bir başka gariplik daha var; Uzaylıları gören tanıkların çoğu onların duvarlardan geçtiklerini, birden ortaya çıkıp, yok olduklarını anlatmaktalar sanki bir başka boyuttan gelir gibiler. O zaman da ortaya uzayda yolculuk değil, boyutlar arası ilişki alternatifi çıkmaktadır. Şimdi bu noktadan yola çıkarak olasılıkları sıralayalım; a) Uzaylılar dediğimiz başka tür canlılar, bizim dışımızdaki bir boyuttan gelmekteler. Belki de aynı gezegenin üzerinde yaşıyoruz. Ama farklı zaman ve mekanlardayız. O zaman bizlerin dünyayı mahvediyor olmamız onları da ilgilendirmektedir. Kendilerini saklamaları ise, bizim boyutlararası geçiş tekniğini öğrenmememiz için olabilir. Bu bağlamda, Isaac Asimov´un "The Gods Themselves/İşte Tanrılar-Altın Kitaplar" adlı eseri etkin olduğu kadar da yol göstericidir. b) İkinci bir olasılık UFO´ların ve içindekilerin çok uzak bir gelecekteki bizler olduğumuzdur. Yani zaman yolculuğunu çözümleyen geleceğin insanlarıdırlar. Önemli olmayan ve kırsal kesimde yaşayan içimizden birilerini özellikle kaçırmaktalar ve belli deneylerde bulunduktan sonra yeniden doğal ortama salmaktalar. Belki de bizim yunus ve balinalara yaptığımız gibi işaretleyerek dönem dönem kontrol ediyorlar. Resmen ortaya çıkmamaları ise, tarihi değiştirmemek yani geleceği etkilememek için olabilir. Çünkü biz onların geçmişiyiz. c) Aynı varsayım, dünyadışı canlılar yani bir başka yıldız sisteminden gelenler için de geçerli olabilir. Fakat o zaman da ortaya çözümlendiğine inanılması mümkün olmayan bir sorun geliyor, o da evrende yolculuk yapabilmenin imkansızlığıdır. Öylesine büyük ve sınırsız bir evrende bulunuyoruz ki, bilinen teorik veya pratik tüm hız teknikleri ve olasılıkları dahi uzayda bir yerden bir yere gitmeye yeterli değildir. Işık hızı dahi evrende yol almak için yeterli değildir. En yakın yıldız Vega´ya ışık hızıyla gidip gelmek bize göre 8 yılın üzerinde bir zaman gerektirir ve bu arada da dünyada zaman çok daha hızlı ilerleyecektir. Işık hızı ötesi hız yöntemleri yani düşünce hızı, transportasyon yani ışınlama veya hiperuzay yani uzay altı yaklaşımları veya teorik olarak varlıkları bilinen kara deliklerin kullanılması henüz spekülatif bile değildir. Ve geriye tek bir hayal kalır, o da bizim hayal ufkumuzda dahi olmayan hiç düşünülmedik bir tekniğin varolmasıdır. Ama bu da spekülasyon bile değildir. UFOLOG´ların buna cevabı daha cesurcadır; Neden olmasın? Nasıl emin olabiliriz ki? d) Psikolojinin temel isimlerinden Carl G.Jung´un yaklaşımı bir başka yöndedir. UFO´lar bizim olmasını istediğimiz bilinçdışı veya altı zihinsel ürünlerdir, işte bu yüzden insansı özellikler taşırlar. Yani yaşanan olaylar insanların yarattıkları düşünce formlarıdırlar. David Alexandre adlı Fransız gezgin 14 yıllık Tibet anılarında, düşünce geliştirme formlarıyla somuta dönüşen bir rahip görüntüsünü (Tulpa) ve tanıklarını uzun uzun anlatmaktadır. Bir diğer anlamda ise, UFO´lar insanların sosyal baskılara ve sürekli kötüye giden dünyaya karşı psikolojik olarak üretilen kurtarıcı düşüncelerdir. Burada bireylerin korku ve umutları birarada bulunur. Fakat buna iki şekilde karşı çıkılmaktadır, ilkinde tüm kaçırılma olaylarındaki ortak özelliklerdir yani bölgesel ve kültürel farkların olmasıdır, ikincisi ise UFO´ların insandışı araçlarda yani radarlarda görülmesidir. belki de bu yaklaşım bir sentez olabilir ama aslında bir karmaşayı yansıtmaktadır. e) Son ihtimal ise, doğanın bize oyun oynadığıdır, yani UFO´lar atmosferin veya iç uzayın henüz tanımlayamadığımız özellikleridir. Örneğin deprem kuşaklarında yoğun ışık plazmalarının oluştuğu bilinmektedir ve bunlar gerçekten yanıltabilir.

 

Eğer UFO´lar varsa

UFO´lar tüm varsayımlara rağmen vardırlar ve varolacaklar. Geçmişte, cin, peri, dev veya mitolojik kavramlar olarak varolmuş olabilirler ve hatta birçok dinsel mucizenin veya inancın temelinde onlar vardırlar. Günümüzde ise, değişen kültüre ayak uydurulmakta ve UFO´lar artık bilim-kurgu ile bütünleşmektedirler çünkü 1940´ların sonunda başlayan UFO showları, bilim kurgu edebiyatının patlamasıyla da eş zamanlıdır. Bilinen bir diğer gerçek ise UFO´ların görsel medyada yani tv ve sinemada çok etkili olmasının getirdiği maddi boyutlardır. Bu ilginin temelinde yine psikolojik bir yön vardır hem yaşamsal baskıdan kaçılmakta, hem de sonsuz evren karşısında aczimiz ve korkumuz sergilenmektedir. Çok üstün bir dünyadışı uygarlık, şu anlarda bizi ziyaret ediyor olabilir. UFO olayların çözümsel karmaşası içinde kendilerini kolayca gizleyebilirler ve daha da ötesi bu üstün zeka, çok elit bir grupla temasa geçmiş de olabilir. John Spencer´in söylediği gibi, seçkin insanlar onlarla ilişkiyi sürdürüyorlar ve iki tarafın uygun gördüğü bir zamanda veya mekanda bir gün tarihi açıklama yapılacak ve bizler o gün gerçekten yeni bir çağa, yeni bir dönüm noktasına geçmiş olacağız.

Kısacası onlar varlar ama gizem bildiğimiz gibi değil, çok farklı birşeyler saklanıyor ve kullanılıyor gibi. Dahi film yönetmeni Steven Spielberg tüm zamanların en iyi UFO filmi olan "Üçüncü Türden Buluşma"yı çektikten sonra, yoğun biçimde nasıl bu kadar gerçekçi olduğu sorusuyla karşılaşmıştı. Ama en önemli soru, nasıl olup da ABD Hükümeti´nin desteğini bu boyutta, nasıl aldığıydı. Spielberg, gülümsemiş ve MTV´de yayınlanan söyleşide ".. filmde ayrıntılar dışında herşey gerçek olabilir, herşey danışılarak yapıldı ve eğer varsalar ancak böyledirler.." şeklinde gizem dolu bir konuşma yapmıştı. Ben kişisel olarak UFO´lara hazırım ama daha önemlisi şu an içinde bulunduğumuz anlamsız ve mantıksız yaşamımızı hatta kötü de olmaları kaydıyla ancak dünyadışı bir olgunundeğiştirebileceğine inanıyorum. İyi iseler, bize doğru yolu sert bir baba görünümünde gösterebilirler yok kötüyseler o zaman da aklımızı başımıza toplar, kesinlikle mantıksız ve aptalca savaşları bırakır, etnik, dinsel ve ekonomik tüm düşünce ayrılıklarının saçmalığını anlar, ekonomi ve ticari sistemizin kökten sakat ve çarpık olduğunu farkeder,

 

tüm dünyanın tek bir ülke, millet ve yurt olduğu bilincine varır, adalet ve hukuk düzenimizin Hz.Süleyman´dan bu yana değişmediği hatırlar ve korkuyla titreyip belki kendimize geliriz. İşte o gün, tüm İnsanlık birlik ve bütünlük içinde kendi dışındaki bir güçle başetme gereğinin bilincine varabilir. Aksi halde, kendimizi yok etmek için emin olun herşeyi yapmaktayız ve Fransa örneğinde olduğu gibi nükleer deneylerle dünyanın iskeletini parçalayan geri zekalıları demokrasi balonu yoluyla başımıza getirmekteyiz.

ATA NİRUN

Yeni yorum gönder

CAPTCHA
Bu soru sayfayı dolduranın bir otomatik program olmaması için düzenlenmiştir.
6 + 0 =
Sorunun cevabini yazin. Orn: 1+3 icin 4 yazin