Ufolar hakkında klasikleşmiş hikayeler
Uzaylılar niçin dünyaya geliyorlar? Onlara uzaylı dostlarımız mı yoksa düşmanlarımız mı demeliyiz. Eğer geliyorlarsa neden ortaya çıkmıyorlar? Gerçekten bir gün kapımızı çalıp "Merhaba ben uzaylıyım" diyen bir yaratığı görmeyi kaldırabilirmiyiz? Yoksa dünya birbirine mi girer? Bu soruları cevaplandırmak zor. Bildiğimiz tek şey gökyüzünde bazı zamanlar gerçekten hiç bir açıklamaya sığmayan cisimler gördüğümüz. Bekleyip göreceğiz. Dileğimiz dostça olmaları ve dünyamızda süregelen gelişim evrimine katkıda bulunmaları.
Ufo´ların görülmesiyle yeni bir çağ başladı
Işıklı cisimlerin hareketleri normal değildi, arada bir olmadık iniş ve çıkışlar yapıyorlar, fizik ve aerodinamik yasalarına aykırı davranıyorlardı, aniden durup, birden hızlanmak gibi. Öte yandan Arnold cisimleri artık yakından görebiliyordu, güneş ışığının yansımaları nedeniyle cisimlerin metalik yüzeylere sahip olduklarını farketti. Daha sonra; "..yana eğik dev bir tepsi veya tabak gibiydiler, öndeki dördü, arkadaki beşliye göre daha geniş dizilmişlerdi." diyecekti. En önde uçan cisim koyu renkli ve ay biçimindeydi, diğer sekizi daha düz disk biçimindeydiler. Arnold tüm cisimlerin beş millik bir alanı kapsadıklarını tahmin etti. Ve birkaç dakika sonra, tüm cisimler Adams Dağı´na doğru büyük bir hızla giderek kayboldular. Tanımlanamayan Uçan Cisimler "UFO : Unidentified Flying Objects" çağı o andan sonra başlamıştı. Ertesi gün Arnold, hikayesini "East Oregonian" gazetesine anlattı. Gazeteci Bill Bequette, öyküyü Associated Press´e geçti. Aynı gün ülkenin başka yerlerinden de benzer haberler geldi ve bilinmeyen bir yazar "Flying Saucers: Uçan Tabaklar" başlığını attı, bu iki kelime daha sonra Türkiye´de "Uçan Daire" olarak literatüre geçecekti. Arnold ve diğerlerinin gözlemlerine karşı, ABD Hava Kuvvetleri ve Meteoroloji yetkilileri 40´lı yıllarda, tanımlanamayan uçan gök cisimleri ifadesine karşı çıkmadılar ama sonraki 40 yıl içersinde bu politika değişecek ve yerine redler veya atmosferik açıklamalar gelecekti. Kısacası şöyle veya böyle UFO yüzyılı medya boyutunda başlamıştı ama acaba tanımlanamayan uçan gök cisimleri ilk kez 1947´de mi görüldüler?
Ufo´ların ilk görülmesi
İşte size tarihi belgelerden alınan bir dizi tarihi olay, nelerden bahsediyorlar.
* Yıl MS 793: İngiltere, Devonshire, Anglo Saxon yazmaları: "Gökte garip gülüş cisimler, ışıklar, gürültülü patlamalar ve yılana benzer ışık yolları görüldü."
* 9.Yüzyıl: Fransa, Lyon Başpiskoposluğu el yazmaları: "Magonia bölgesinde gökte gemiye benzer cisimler görüldü ve yere indiler. Meyve ağaçlarının ve mısır tarlalarının yanındaydılar, sonra meyvelerin ağaçlardan yokoldukları ve mısırların yanmış oldukları görüldü. Herkes evlerine kaçıştı, ertesi gün aynı yerde bir kadının ve üç adamın ölüleri bulundu."
* Yıl 1211: İngiltere Tilbury kilise kayıtları: "Bir pazar günü, halk pazar ayininden çıkarken, gökte dev bir cisim görüldü, yuvarlaktı ve üstünde asa gibi çıkıntı vardı, altından ipe benzer parlak birşey sarkıyordu ve üzerinde bir adam vardı. İp yere kadar indi ve adam kilisenin karşısındaki gölün yanında yere atladı, halk panik içindeydi, kadınlar kiliseye kaçarlarken, erkekler taş ve sopalarla saldırdılar ama gökten inen adam hızla yine parlak ipe gitti ve bir anda cisme doğru yükselerek içinde kayboldu sonra cisim bir anda yokoldu."
* Yıl 1877: İngiltere, Everton: "Yüzden fazla insan siyah botları olan ve evlerin üzerinden sıçrayan bir insan gördüler. Ayın olay sonraki yıllarda başka yerlerde de yaşandı."
* 13 Nisan 1897: ABD, Minnesota, Elmo Gölü, Hudson yolu: "Frederick Chamberlain ve O.L.Jones evlerin arasında elinde yeşil bir ışıkla koşan birini gördüler. Karaltı birden ağaçların arasına girdi ve aynı anda yeşil ışık silüet kişiyle beraber göğe yükseldi. O anda büyük bir gürültü işitildi ve güçlü bir rüzgar esti. Bir dakika sonra iki adam, gökte uzun, gri-beyaz renkli dev bir cisim belirdi. Cismin önünde yanyana sıralanmış kırmızı, yeşil ve beyaz ışıklar görülüyordu. Sonra cisim sert bir açıyla birden döndü ve ağaçların üzerinde kayboldu."
* Haziran 1914: Hamburg, Almanya: "Yüzlerce insan akşamüstü saatlerinde kentin üstünde püro şeklinde, ışıklı pencereleri olan ve pencerelerinden insana benzer şekillerin görüldüğü dev bir cisim gördüler."
* Ağustos 1944: Yeni Zelanda: "Bir grup hemşire, tren yolunun üzerine inmiş ters dönmüş tabak biçiminde tahminen 20 m. uzunluğunda bir cisim gördüler. Dik açılı bir pencereden iki insanımsı figür görülüyordu. Üçüncüsü ise, açık bir kapıda duruyordu. Hemşireleri farkeden cisim ve insanımsılar, derhal içeri girerek hızla yükselip, kayboldular."
* İkinci Dünya Savaşı tanıklıkları o kadar çoktur ki, en ilginçlerinden birisini 1942 Aralığında Fransa üzerinde uçan bir İngiliz RAF Hurricane pilotu yaşadı. 1000 m. yükseklik civarında uçarken peşinden bir ışığın geldiğini farketti. Hemen yükselerek cismi önüne almaya çalışırken aynı anda da ateş etmeye hazırlanıyordu. Işık artık tam altındaydı, parlaklık arasında disk şeklinde bir cisim farketti ve yaklaşmaya çalıştı fakat cismin bilinçli yönetildiği belliydi, uzaklaşarak arayı açtı. Sonra birden hızlanarak görüş dışına çıktı.
Ufo Raporları ve Bilim
Araştırmalar yetersiz,
Bilim kuşkulu ve korku içinde ve ötesi...
UFO´lar ve Bilim
1970 yılında yapılmış bağımsız bir UFO Araştırması ilk kez yayınlandı. Aslında bilim adamlarının katıldığı ve birçok UFO tanıklığından derlenen bilgilerin sergilendiği bir panel 1970 yılında yapılmış, yanısıra da bilimsel çizgide kanıtların inandırıcılığı tartışılmıştı. Panel, Stanford´dan Elektrik Mühendisi Prof. Von R. Eshleman tarafından yönetildi. Ama panelde tartışılan kanıtlar inandırıcı değildi, yani bilinen doğal yasaların dışına çıkılmadığı gibi, dünyadışı yaşamın üzerinde hiç durulmamıştı. Panelle ilgili yayın, Stanford Üniversitesi Fizik Profesörü Peter Sturrock tarafından hazırlandı ve organize edildi. Tüm çalışma, "Society for Scientific Exploration" adlı kuruluş tarafından desteklendi ve aynı kurum çalışmayı "Açıklanamayan Fenomenleri Araştırma" başlığı altında tanımladı. Raporda, 9 fizik bilimcisi yer alıyor ve 8 UFO raporundan yola çıkıyorlardı. Bu raporlar en iyi veya en güçlü kanıtları içeriyorlardı.
KAYNAKLAR: Stanford Üniversitesi-California/29 Haziran 1998 David Salisbury, Bilim Yazarı, Society For Scientific Exploration Marsha Sims, Yayın Yönetmeni, Journal of Scientific Exploration,
Bilimsel araştırmalarda kullanılan UFO raporları veya tanıklıklarının geçmişi 50 yıllıktır ve daima derlenen bilgilerde bilinmeyen fiziksel oluşumlara ya da dünyadışı canlıların varlığına ilişkin yaklaşımlara yer verilmemiştir. Bazı görüşlere göre ise, açıklanabilir bazı gözlemler raporlara özellikle sokulmuş ve bu yöndeki sonuçlandırmalar raporda özellikle; "Dikkatle araştırılmış ve değerlendirilmiş bilgiler, UFO raporlarında öncelikle bilinmeyen veya bilimin tanımadığı fenomenlerle ilgilidir..." cümlesiyle tanımlanmaktadır. Ayrıca da, değerlendirmelerde objektivizme ve karşıt tezlere de yer verildiği eklenmektedir. Ulaşılan sonuçlar, 1968 yılında Colorado Projesi başlığı altında Dr. Edward U. Condon´un ulaştığı sonuçlardan farklıdır. Condon; "UFO´ların olası varlığı, gelecekte daha gelişmiş veya umulduğu gibi çok ilerlemiş bir bilimin danışmanlığı ile de çözülemez. Çünkü bilgiler yetersizdir." diyordu. Benzer bir yaklaşım yine 70´lerin başında American Institute of Aeronautics tarafından Astronautics´ Kuettner Raporu´nda yapıldı; üst düzeyde bilimsel analizlerin objektif anlamda yapılabilmesi için eldeki bilgilerin düzeltilmesi veya islah edilmesinin yanısıra süreklilik ve devamlı araştırma vurgulanıyordu.
Yüzlerce tanığın gördüğü Ufo´lar
1968'de Pasifik´de Solomon Adaları´nda bulunan Amerikan deniz piyadeleri günün ortasında, 150 tane gümüş renkli uçan cisim görüp saydılar. Askerler cisimleri parlatılmış gümüş renginde ve yalpalayarak uçuş halinde tarif ettiler. Bu rapor yetkililer tarafından 1944 yılı Aralığına kadar saklı tutuldu, o tarihte açıklandı ve açıklamanın ardından yüzlerce savaş pilotu ve asker tanık oldukları benzeri olaylardan söz ettiler. Yukardaki örnek olaylar öylesine seçildi, o kadar çok kayıtlı, belgelenmiş tanıklık vardır ki, birkaç ansiklopedi cildi kadar yer tutabilirler. Burada anlatılmak istenen olayların doğallığı ve de tanıkların birden çok olmasıdır. Öyleyse acaba UFO´ların varlığını sadece 1947´deki Kenneth Arnold olayına kadar olan tanıklıklara güvenerek kesinlikle kabullenebilirmiyiz? Bence evet, hatta açıkça söylenebilir ki, bu tanıklıklar günümüzdeki tanıklıklardan çok daha fazla güvenilir ve inanılır olabilirler. Zira, sansasyonellikten, ün ve çıkar arayışlarından uzak oldukları açıkça ortadadır.
Günümüzde yaşanan olaylar ve tanıklıklar her ne kadar teknolojinin avantajlarından yararlanıp, sahtekarlıklar kolayca ortaya çıkarılıyor ise de, iletişim gücü yani haberlerin dünyanın her yerine çok hızlı ulaştırılması nedeniyle yeterince test edilemiyor. Buna biraz da medyanın UFO olaylarını dönemsel olarak temcit pilavı misali kullanması da katılabilir. Ama yanısıra da medyanın sahtekarlıkları olayın ardından vermekten hoşlanmamasını da akla getirirsek yeterince bilgilendiğimiz asla söylenemez.
1947´de yaşanan gizemli bir UFO olayı
1952´de Los Angeles´li araştırmacı Ed Sullivan, devletin suskunluğunun ve gizlilik çabalarının sadece çıkara dayandığını açıkladı, Sullivan´a göre devlet askeri ve siyasi güç adına olayları saklıyor ve aldırmazlık havasına giriyordu. Sullivan iki yıl sonra bir açıklama daha yaparak,1954´de Başkan Eisenhover´ın o yılda California´ya gizli bir yolculuk yaparak, uzay aracını ve cesetlerini gördüğünü, hatta canlı olan dünyadışı canlı ile bizzat konuştuğunu anlattı. Tanık olarak da, 1947´de görevli olan bir grup asskeri gösteriyordu. Bu tanıklar, uzay aracını ve içindekileri uzun uzun aralarında çelişkiye düşmeden anlatıyorlarlardı. Roswell olayı sonraki yullardan günümüze kadar, zaman zaman anımsandı, iddialar sürdü, yetkililer ses çıkarmadı fakat 1993´de salt Roswell olayını konu eden bir özel bir sinema filmi yapılınca o döneme kadar oluşmayan bir kamuoyu oluştu. Artık, 1990´ların Amerikan toplumu önceki yıllara göre daha sert ve etkindi. Dallas´da bir başkanı öldürmüşler, Watergate´de bir başka başkanı Oval Ofis´den atmışlardı. Vietnam´ın bir aptallık olduğunu yetkililere itiraf ettirdikten sonra, İrangate ve Nicaragua skandallarını izlemişlerdi. Demek ki, yöneticiler öyle pek doğru, ulaşılmaz ve de dokunulmaz değildiler. Yaptıkları bal gibi hata olabiliyordu. Öyleyse, ne sakladılarsa hesap vermeliydiler, üstüne üslük bir de Bilgi Özgürlüğü Yasası çıkarılmıştı. İşte kamuoyunun tepkisi bu yöndeydi, amaç hesap sormaktı, konu ister UFO´lar olsun, ister senatör bilmem kimin kirli çamaşırları olsun, farketmezdi. Ve ABD hükümeti bu kez farklı bir açıklama yaparak, araştırma yapıldığını ve sonuçların açıklanacağını belirtti. Bu arada, olabilir iması da yapıldı. Zaten gerek ABD toplumu, gerekse de dünya Star Wars´ı, E.T.´yi ve Uzay Yolu´nu seyrede seyrede dünyadışı canlıları akraba sanmaya başlamıştı. Acaba, Roswell tek miydi? Hayır, bir başka UFO kalıntısı 1980´lerde Norveç´de Spitsbergen kıyılarında Norveç askerleri tarafından bulunmuştu. Benzeri bir kalıntıyı Alman ordusu Heligoland´da ele geçirmişti. 23 Mayıs 1955´de Amerikalı gazeteci Dorothy Kilgallen şöyle diyordu: "İngiliz bilimciler ve havacılar menşei bilinmeyen hava araçlarını yıllardır incelemekteler ve ellerinde bir sürü örnek var. Bunların Sovyetler´le de ilişkisi olmadığı kesin olarak anlaşıldı. Uçan Daireler kökeni dünyadışı olan araçlardır."
Ufolar dünya yapımı malzemeden değil
1950´de, 15 Eylül´de başkent Washington´da inanılması zor bir olay yaşanmıştı fakat kamuoyu bu olayı ancak 1980´lerde öğrendi. Olay, bir radyo sohbetinde geçiyordu. Radyo programcısı Arthur Bray, Kanada Ulaştırma Bakanlığı´nda görevli bir mühendis olan Wilbert B. Smith´in anı defterini ele geçirmişti, defterin içinde Robert Sarbacher tarafından Smith´e yazılmış özel bir belgenin kopyası bulunuyordu ve o geceki radyo sohbetinin konuğu ise, ABD Savunma ve Araştırma Masası Danışmanı fizikçi Robert Sarbacher´di. Sarbacher, söz konusu mektupta Sarbacher, Kanadalı mühendise çok açık olarak UFO´larla ilgili bilgilerin saklandığını belirtiyor ve ele geçirilen araçların dünyada bulunmayan çok hafif ama çok dayanıklı bir maddeden yapıldıklarını anlatırken, dünyadışı canlıların böceğimsi olduklarını da ekliyordu. Bray, söz konusu belgenin doğruluğunu Sarbacher´e sordu. Sarbacher´in cevabı inanılmazdı: "Kesinlikle doğru fakat ben onların niteliklerini açıklamaya yetkili değilim ama bu araçları bizler yapmadık veya dünyada yapılmadıklarını kesin olarak biliyoruz. Daha fazla konuşmak istemiyorum." Ve Sarbacher´e göre Başkan Truman´ın bilimsel baş danışmanı Vannevar Bush´un asıl görevi, UFO kalıntılarının araştırmalarını koordine etmekti. 1984´de bu olay yeniden gündeme getirilmesine rağmen Sarbacher, 1986´daki ölümüne kadar bu konuda bir daha konuşmadı.
- Yazıcı uyumlu
- 11657 okunma
Yeni yorum gönder