Bir Yeni Çağ Bilgesi; Shirley Mac Laine


SHIRLEY MACLAINE

SOKAK KIZI İRMA´DAN, UZAYLILAR´A VE REENKARNASYON´A GİDEN YOL..KİTAPLARI MİLYONLAR SATAN DÜNÜN SİNEMA OYUNCUSU SHIRLEY MACLAINE , GERÇEK BİR YENİ ÇAĞ BİLGESİ Mİ? YOKSA, YOLUNU ŞAŞIRMIŞ BİR TOPLUM KAÇAĞI MI?

1980´lerin ortalarında dünyaca ünlü bir sinema oyuncusunun yani Shirley MacLaine´in etkin ve çok açık bir biçimde dünyaya ilan ettiği Yeni Çağ´a katılım çağrısı şaşırtıcı oldu. Toplum çok büyük ün sahibi sanatçıların her ne kadar, uçuk ve sıradışı davranışlarına alışkınsa da, Mac Laine alışılmış örneklerin dışında biriydi, adı skandallara karışmamış, uyuşturucu ve seks gibi yıkıcı etkilerden kendini koruyabilmişti. Her ne kadar, zaman zaman Sinatra klanıyla olan ilişkileri yönünden Mafya suçlamalarıyla karşılaştıysa da, ortada elle tutulur birşey yoktu. Ve o, artık geçmişte olanlarla ilgilenmiyor, yeniden doğuşunun mutluluğunu yaşıyordu. Mac Laine´in mesajı kendinden önce Uzak Doğu inançlarına kapılan eski Beatle John Lennon, Bob Dylan, David Carradine gibilerine benzemiyordu, ya da Joan Baez gibi agresif bir protest mesaj veya Janis Joplin gibi hard bir isyan söylevi de vermiyordu. Jane Fonda gibi, düzene uyumlu bir muhalif de değildi. Son derece soğukkanlı, kendinden emin ve sevgi doluydu. Korkusuzca çok ileri gidiyor, geçmiş yaşamlarını anlatıyor, yaşadığı metafizik deneyleri tam bir doğaüstü olay çapında sergiliyordu. Oysa ki, yaşadığı ülkede yanı ABD´de bu tür konular en düzeysiz boyutta sergilenirken, MacLaine hiç di umutsuz değildi.

Bir dahiyle söyleşi..

Shirley MacLaine´in Reenkarnasyon ve Dünya Dışı Canlılar´la ilgili iddiaları tartışılır, bunlar bilimsel temellere dayanmasa da hoş ve kendinden emin anlatımı yüzünden anlam kazanıyor. Birçok araştırmaya ya da en azından merak çizgisinde açıklamalar getirirken yepyeni konulara da yol açıyor. "Going Within" adlı kitabında sakat Astro-Fizikçi dahi Stephen Hawking ile bir görüşmesi dikkat çekicidir, motor nörön adı verilen çaresiz ve acımasız bir hastalığın pençesinde gittikçe yokoluşa doğru giden dahi astro-fizikçi Hawking, Cambridge´deki çalışma ortamında ünlü yıldıza kesin, net ve asla taviz vermez bir ifadeyle "Geçmiş 15 milyar yılı kanıtlayabilirim.. ve bunu anlattım.. bir milyon yıl evvel insanlar belirli koşullarda tekamül ettiler ama koşullar şimdi çok farklı.. kendi kendimizi yok etme şansımız çok büyük.. aksine gelişim çok yavaş, Antik Yunanlılar dahi bizim bilimimizi anlayabilirlerdi.. " diyordu. MacLaine, buna karşılık koşulların değişmesi halinde umut olacağı düşüncesindeydi ama dünyanın en önemli beyni sayabileceğimiz Hawking pek umutlu görünmüyor ve devam ediyordu; "Koşullar, eğer biz önce kendimizi yok etmezsek değişecektir ama hala ilkel kabileler gibi davranıyoruz.. yok olma tehdidinin şimdiye kadar pek etkili olduğu söylenemez, evrenin ölçeğini anladığınızda, insanların arasındaki kavga ve çekişmeler çok önemsiz görünüyor.. evren ve içindeki herşey iyi tanımlanmış yasalarla açıklanabilir.. raslantı yoktur, doğru.. bizim davranışımız ise belirli koşullarda tekamül eden insan doğasının bir parçasıdır.. evren iyi tanımlanmış bir düzendir.."

Söylevin tarzı ve amacı

Stephen Hawking evrenin amacını matematik yönden kanıtladığından emindir, Tanrı´yı dışlamamaktadır ama O´nun ne ve nasıl olduğu konusunun üzerinde durmaz asıl merak ettiği Yaratıcı´nın ne düşündüğüdür. Hawking metafiziğe inanmamakta ve ölümün kesin bir son veya yokoluş olduğu düşüncesinde. Onun kadar önemli bir bilim adamının ruhsal bir evrene inanan Shirley MacLaine ile uzun uzun tartışması ve yoruma açık destekleyici bilimsel kapılar açması dikkat çekicidir. İşte burada Shirley Mac Laine´in dünya çapındaki saygınlığı ortaya çıkar, inançlarını savunmakta ama cılkını çıkarıp kendini de maskara yerine koymamaktadır. Onun kitaplarını, fikirlerine, iddialarına katılmasanız dahi okumak gerekir çünkü bir türlü söyleyemediğimiz, itirafdan kaçındığımız oysa çok iyi bildiğimiz şeyleri söylemektedir. Ama bunu yaparken de, ne medyum olduğunu iddia eder, ne de uzaylılar tarafından görevlendirilen özel biri olduğunu. Öylesine duru bir söylevle yaşamının nasıl anlam kazandığını ortaya koyar. İşte bu tarzı sayesinde de, binlerce medyumdan da, sayısız ruhsal tebliğ kakafonisinden de ötede ve ikna edicidir.

Demokrasinin tehlikeli mi?

MacLaine´in toplum için söylediklerini kaçınılmaz bir biçimde tekrarlamak zorundayız, burada kendimizden, yaşadığımız çevreden ve toplumdan bildik örnekleri görüyor ve ister istemez etkileniyoruz;

"..ilerlemenin ertelendiği durumlarda acı çektim, barış örgütleri için çalıştım, savaşı protesto ettim, bir feminist oldum, haksızlığa uğramış insanları savundum, Anayasa Mahkemesi ile ilgili olarak endişe duydum.. gazetecilerle dolaşarak onlar gibi insafsızca soru sormayı öğrendim, basını hükümetin bekçiliğini yaparken izledim ve her iki tarafında çürümüşlüğü karşısında üzüntü duydum.. belki de demokrasinin oluşturduğu özgürlük ortamı bu gerilimi doğuruyor, çünkü bu ortam özgür seçimlerin doğurduğu otoriter kültürlerde ve din tarafından yönetilen toplumlarda karışıklıkları, zorlukları, sorumlulukları ve rakabetçiliği yaratıyor.

Devlet veya din kurumları tarafından yönetilen bir topluma karşı, özgürlük, toplumda yeri olan bireylerden oluşan bir toplum için ödediğimiz bedel ve çeşitli karışıklık ve gözlüklerdir. İşte bu, toplumun kendisinde olduğu gibi bireyde de gerilim yaratır.. eğer toplumsal değişimi, dönüşümü gerçekten arzu ediyorsam, işe kendimi değiştirmekten başlamam gerektiğini idrak ettim.. belki sevgiyle olabilir ve binlerce yıllık renk, enerji ve ses işlemlerini ve tekniklerini kullanarak kendi içimize yönelirsek kim olduğumuzu daha çok hatırlar ve başlangıçta hepimiz orada olduğumuz gerçeğiyle aydınlanırız. Bundan dolayı biz biriz, bundan dolayı biz Tanrı´nın parçasıyız , bundan dolayı her birimiz doğuştan uyumluyuz ve içimizdeki Tanrı´yı ne derinlikte tanır ve kabullenirsek , bu uyumu da o ölçüde tanırız. Bu derin idrakle belki kendi kendimizin yolundan çekilerek gerçek kimliğimizin sevgi dolu ve kusursuz düzenlenmiş sihirine güvenebilir ve hayatımızı bu farkındalıkla yaratabiliriz. Bu yaklaşım, tartışmasız biçimde tasavvufun bir boyutudur, Shirley MacLaine, kendinden çok önceki Yeni Çağ ustalarını, Yunus Emre´yi, Mevlana´yı, Pir Sultan´ı bilse de bilmese de onların gerçeğini bir başka lisanla ve tarzla dile getirmektedir. Fazla söze gerek var mi? Ötesi Shirley´in kitaplarında...