Fotoğraflar, UFO olaylarını daha iyi anlamamızı sağlayabilirler ama eğer yeterince incelenirlerse yani bir hile olup olmadığı kesin olarak belirlendiği takdirde... Fotoğrafik kanıtlarda güçlü ve kesin kanıtlar gerekmektedir ama bunu sağlamak zordur (En azından uzaktan kontrollu bilimsel gözlem istasyonları gerekir). Öte yandan UFO olaylarının doğal yapısında zamansızlık, belirsizlik yani önceden tahminde bulunamamak vardır. Olayın özgünlüğü çizgisinde kalmak şartıyla gerekli fotoğrafik malzeme eksikliği de unutulmadan bilinmelidir ki, gözlem programlarını oluşturmak ve uygulamak çok güçtür. Yani yeterli ve tatmin edici fotoğrafların elde edilmesi için bilimsel düzeyde araçlar ve uzmanlar gerekmektedir. Tanıkların elde ettikleri birçok fotoğraf, otomatik modlarda çekilmekte ve tanıkların fotoğraf tekniği konusundaki bilgisizlikleri de eklenince, sonuçlar yetersiz olmaktadır. Fotoğrafik kanıtların hemen hemen tamamı, umulmadık koşullarda elde edilmiş anlaşılmaz görüntülerden oluşmaktadırlar. Veya tanıkların gözlemine güvenilse dahi, gözlemle fotoğraf arasındaki bağın yetersizliği görülmektedir yani görülen şey, fotoğrafa yansımamaktadır. Bu durumlarda, ortaya otantik yaklaşımlar çıkmakta (UFO´lar resimlerinin çekilmesine izin vermiyorlar gibi) ve bilimsellikten iyice uzaklaşılmaktadır. Yani sonuç olarak fotoğrafların uzmanlar tarafından çekilmemesi nedeniyle, kesin kanıtlara ulaşılmamakta ve çoğu sahtekar olan amatörlerin çektikleri resimlerle yetinilmektedir.
UFO´ların ışık oyunları yanılgı mı?
Tanıklar tanımlayamadıkları gök cisimlerini anlatırken çoğu zaman, sıçrayan veya alışılmadık hareketler yapan parlak ışıklardan söz etmektedirler. UFO araştırmacısı Jacques Vallee´ye göre bunlar yanılgıdırlar. "Bütün çevre aydınlandı" gibisinden yaklaşımlara çok raslanmaktadır. Ve daha da önemlisi, gözlemlerin sonrası yoktur yani bir ışık olayı yaşanmakta ve sonra ne olduğu hakkında yeterli bir süreklilik yaşanmamaktadır. Dünyadaki tüm yetkililerin veya güvenlik kuruluşlarının tek bir elden yönetildikleri ya da kontrol edildikleri düşünülemez. Birçok çok büyük ışıklı cisim tanıklıklarında olaya karışan güvenlik görevlileri bir iz bulamamaktadırlar. Jacques Vallee geçen yirmi yıl içersinde gerçek anlamda çözümlenemeyen altı adet gerçek göksel fenomen yakalanabildiğini ve güçlü optik araçlarla gözlemlenebildiğini belirtmektedir. Örnek bir olay 27 Ağustos 1956´da Kanada, Alberta´da yaşanmıştır. Kanada Hava Kuvvetleri´ne mensup iki pilot, F86 jet uçaklarıyla gün batımının bir saat öncesinde 36.000 feet´de uçarlarken parlak bir ışık gördüler. Pilotların bir tanesi; "Disk şeklinde parlak bir ışıktı, yatay duran gümüş bir dolara benziyordu" . Parıltı uçağın altında ince bir bulut tabakasının üstündeydi. Anlaşılacağı gibi, güneş ışınları buluttan yansıyordu. Parıltı, 30 saniye ile üç dakika arasında devam etti ve bu arada başpilot görüntüyü Kodachrome renkli slide filmle yakaladı.
Film görüntü uzmanı Dr. Bruce Maccabee tarafından incelendi ve sonuç yukardaki gibi açıklandı. Bu olay, önemli bir yanılgıydı. Yanılanlar ise iki deneyimli pilottu ama yanılmışlardı. Kısacası göğe bakarken yanılmak çok kolaydı... Bu tür olaylarda, benzer oluşumlar çok fazladır, görsel karışmalar çeşitli etkiler yaratabilirler, ancak çok deneyimli uzmanlar doğru sonuçlara ulaşabilirler ama eğer fotoğraflar çok ileri bir teknolojiye sahip bir savaş uçağındaki ekipmanla çekilmişlerse...