Yeni Çağ´da konuşulan insandır

"Biz Burada İnsanı Konuşuyoruz..."
Yeni Çağ´ın önemli savunucularından David Spangler´e göre, Yeni Çağ bir metamorfoz, bir değişim, simgesel olarak ise dünyanın kendisini evrensel zekaya tam anlamıyla açması anlamında ve bu açıklığın metodolojisi sevgi ve olabilirlik anlayışı. Onlara göre hiçbir şeye olamaz, mümkün değil, yapılamaz denmemeli, muhakkak herşeyin bir çıkışı, bir çözümü ve bir sonucu var, önemli olan bu sonucun pozitif olması ve hiçbir bireye zarar vermemesi ya da pozitife dönülebilir zararla yetinilmesi. Bu mümkün mü? Genelde birinin yararı, birilerinin zararına olmuyor mu? Ama gerçek acaba böyle mi? İşte Yeni Çağcılar bu tür şablon gerçeklerdin bir kez daha düşünülmesini istiyorlar. Binlerce insanın ölümü, perişanlığı, yıkımı herkesin de bal gibi bildiği gibi, toplasanız birkaç düzine insanın çıkarları ve politik dogmalarından başka hiçbir nedene dayanmıyor mu? Akla Remarque´nin "Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok" u geliyor; Cephede savaşan bir asker şöyle diyordu; "Bizi buraya yollayan devlet adamları, bir meydanda kendi aralarında güreşip kozlarını paylaşsalar olmazmıydı?" Değil mi ya? Şu gözü kanlı Sırp liderleri ile avanesi, Bosnalı liderlerle bilek bükmecesine otursalar veya tavla, satranç oynayıp kozlarını paylaşssalar, ne olurdu? Mesela bizim başbakanımız, Apo´yu satrançta muhakkak mat ederdi. Amaç yenmek değil mi? İlle de öldürmek, parçalamak, gözünü kan bürümüş insanlar yaratmak mı gerekiyor? Hayal bu ya! İşte Yeni Çağ yaklaşımı insana bunları ister istemez düşündürüyor. Yeni Çağ taraftarları evrenin ebedi yasalarına inanıyorlar, düşüncede ve kalpte bu yasalarla buluşmayı amaçlıyorlar. Jacop Needleman önemli bir Yeni Çağ uzmanı, 1984´de yayınladığı "Yeni İnançlar" adlı kitabında, bireyin kendini çok tanımasının ilke olması gerektiğini belirtirken, kendini doğru ve yanlışlarıyla anlamış ve çevresine verdiği zararı objektif olarak idrak etmiş olan birey, toplumu da her kesimi ve boyutuyla algılayacak ve bütünleşecektir, diyor ve ekliyor;"..eski veya yeni, geçmiş, an veya gelecek asla bir klasmana, ayrıma tabii tutulmamalıdır, düşüncede veya duyguda, psikolojik veya ruhsal ve de hatta dinsel, bunların hepsi bir bütündür.. biz burada, İnsanı konuşuyoruz, beraberinde de İnsanlık olayını, isteklerimiz yeni gibi görünüyorsa da, hiç de öyle değil, bunlar ebedi yasalardır ve hep vardılar.."
 

Yüksek bilinç arayışları...
Birkaç önemli Yeni Çağcı daha var; Fransız yazar ve devlet adamı Alexis de Tocqueville Yeni Çağ sisteminin geleceğini düşünce olarak daha eskilerde 1950´lerde öngörmüştü, daha sonra ise "İnsanoğlu materyalist taşmadan iyice bunaldı, en basit canlı topluluğunda dahi bulunan kollektif ve paylaşımcı yaşam insanda hiç yok. Ama kollektif bilince sahibiz, bireysel olarak düşünemediğimizi tüm İnsanlık bilinci olarak düşünebiliyor ve tedbirlerini almak için alternatif inançlar ve yaşam biçimleri oluşturuyoruz. İşte bu ruhsal birikim, inanılmaz bir reaksiyon olarak patlayacak ve tüm dogmaları ezip geçecektir, bunun önümüzdeki on yıl içinde gerçekleşmesi kaçınılmazdır." diyordu. Tocqueville o dönemde bugünü de görmüştü; "ABD toplumunda mistisizmin patlaması da kaçınılmazdır, zira demokrasi adına yapılan heşey iflas etmiştir, toplum doğal hakkı olan refahı bir yerden elde etmek zorundadır ve karşıt güçler şu anda egemen görünse dahi, bu geçicidir, çünkü İnsanoğlu tüm geçmişi boyunca istemediği herşeyi zaman zaman farkında olmasa dahi yoketmiştir ve uygar kitleler şimdiki yönetim biçimlerini artık dönüşü olmaz biçimde istemiyorlar." Yeni Çağcılara göre demokrasinin ve insan haklarının keyfi olarak yönetici sınıf tarafından belirlenmesi ciddi oranda tehlikeli noktaya ulaştı, Yeni Çağcılar anayasaların dahi geçersiz olduğu görüşündeler ama bunu silahlı anarşiyle yenilemek yerine kültür devrimi düşünüyorlar ama tabii bu Kültür Devrimi´nin Mao türü değil, yöntem olarak da kendi içlerindeki özgürlük ve mutluluğu kullanıyorlar. Olabildiğince devlet yetkisinden, mümkün olduğunca devletin sağlaması gereken hizmetlerden uzak kalmaya çalışıyorlar, çok elzem durumlarda yetkili konumlarda bulunan kendi gibilerini arayıp buluyorlar. Üç ana konu onlar için çok önemli, tıbbı, psikolojiyi ve dini dogmalarından arındırıp, ortodoks kalıplardan kurtarmak ve belli bir zümrenin kontrolunu kırmak, bunun için batıda sık sık Yeni Çağcı kiliselerin ortaya çıktıkları ve de Vatikan dışı rahipler grubunun etkinlikleri görülüyor. 1960´larda başlayan sosyal ve politik huzursuzluk, hemen tüm batı ülkelerinde Uzak Doğu inançlarının yayılması için gereken zemini oluşturdu, aynı paralelde de etnik dev blok komünlerden kopulmaya başlandı. Bir diğer etki ise, müzik, meditasyon ve yeni felsefenin yarattığı yüksek bilinç arayışlarında oluştu, işte bu etki on yıl içinde hümanistik psikolojinin oluşmasına temel neden oldu. Ve bunu öğreten eğitim merkezleri ortaya çıktı. 

 

Yeni yorum gönder

CAPTCHA
Bu soru sayfayı dolduranın bir otomatik program olmaması için düzenlenmiştir.
1 + 1 =
Sorunun cevabini yazin. Orn: 1+3 icin 4 yazin